31 Temmuz 2015 Cuma

Merhaba...

Öncelikle iyi akşamlar dileklerimi sunayım size. Uzun bir süredir buradan ses vermemişim. Bu ayrılık benim için de zor oldu inanın. Annemin sağlığındaki her türlü dalgalanma hepimizi bir boşluğa düşürüyor çünkü. Neredeyse elli yaşıma yaklaştım yine de annesiz kalma düşüncesi öylesine korkutuyor ki beni, bu düşünce ne zaman zihnimi işgal etse tüm bedenimin titrediğini hissediyorum.

Nisan ayı arkasından da haziran ayında aldığımız radyoterapilerin etkisi annemin kaldıracağından daha ağır oldu. Gerçi doktorlar bile annemdeki fiziki dalgalanmaları görünce şaşırdı ve böylesi etkiler beklemediklerini söylediler. Müthiş bir performans kaybı yaşadık. Ayakta duramadığı gibi hayati ihtiyaçlarını bile karşılayamaz duruma geldi. Yemek yiyemedi ihtiyaç bile gideremedi. Uzun bir radyoterapi seansından sonra kendimizi istemediğimiz son ile yüzleşir halde bulduk. Bu duygu hakikaten tarif edilemez. Ağlaya ağlaya hastane koridorlarında dolaşmak, hiç bir doktorun sebep gösteremeyip, olasılıklarla konuşmalarına, kendimizce başka sebepler aramak inanın ömrümün yedi senesini yedi. Bir de vicdan azabı çektim. Tıbbı çaresiz görüp nisan ayı başında alternatif tıbbı denemek için holistik çalışma yapan bir bayana ettiğim müracaatın sonuçları mı acaba diye içim içimi kemirdi resmen.
Üstüne bir de annemin çıkarabildiği bir kaç kelime ile öleceksem evimde öleyim demesi var ya, işte beni en son yerle bir eden vuruş oldu diyebilirim. Bu arada kafamı dağıtmak için nice kumaşlar kestim hepsini de paçavraya çevirdim attım. En sonunda doktor da "annenizin yanında bulunsanız iyi olur" demez mi. Bir yığın prosedürden sonra haziran ortasında 3 ay süreyle refakatçı raporunu alıp annemle (ve babamla) beraber memlekete geldim. Çoluk çocuğu ankaranın kollarında bırakıp, anama babama evlatlık yapmak için güney sahillerinde soluğu aldım.














Bu arada Hava yollarının sağlık yardımı uygulamasını da övmeden geçemeyeceğim. Hava alanının kapısında sağlık görevlileri karşıladı bizi. Babamla beraber iki koluna girip de yerinden kaldıramadığımız annemi hiç zorlanmadan ve bize de hiç bir zorluk çıkarmadan hatta daha ne olduğunu bile anlamadan uçağa yerleştirdikleri gibi Hatay havaalanında da yine aynı şekilde uçaktan indirip aracımıza bindirdiler. Yemin ederim ki yolculuğun tek zorlu tarafı evden annemi otomobilimize bindirip hava alanına gelmek, yine hava alanında bindiğimiz otomobilden inip annemin evine girmekle sınırlı kaldı. 
İşte bu da annem için edindiğimiz sağlık gereçleri. Artık başımıza gelecekleri büyük bir teslimiyetle kabul edip, sadece annemin gönlünü ferahlatmaya yönelik bir çaba ile yaklaşık bir buçuk ayı geçirdim.

Ama daha bitmedi. İnsanoğlunun devası huzurdaymış meğer. Biraz annemin gözü açılıp pencereden bahçeyi seyrettirdikçe, evinin odalarında sandalye ile dolaştırdıkça kendine gelmeye başladı annem. Şimdi mi? Yürümesi için elinden tutmam biraz da küçük adım atmam yetiyor.
Neydi kucaklayıp yatağa yatıracağım derken beraber yuvarlandığımız günler. Şöyle güçlü kuvvetli bir bakıcı bile aradım, fıtık olmayayım diye. Bu da benim ayıbım oldu. Beni bile arada bir tanımazken annem bakıcı lafını duyarak iyileşme çabasına girdi. Şimdi Elhamdülillah hep beraber Antakya sıcağının huzurunu sürüyoruz.
Annemlerin bahçeli bir evi var.
Başımıza bu işler gelmeden önce babamın diktiği fidelerin böyle serpilip meyveye döndüğünü görmek babama çok iyi geldi. Her ne kadar iki hafta süresince ben de annemle bir odaya tıkılsam da babam da iki hafta boyunca bahçeden içeri girmedi.
















O küçük kuyuda ne kadar su kaldıysa kâh bostanı suladı, kâh ağaçları. Kah kuru dalları kesti Kâh fideleri çapaladı. Bostanla mutlu muydu yoksa sıkıntısını mı dağıtıyordu bilmem ama ben de ilk iki hafta boyunca dikiş makinamı ve kumaşlarımı özlediğimi hissettim. Özlediysem öylesine. Yoksa değil dikmek, makinemi seyredecek bile vaktim yoktu. Ama babamı öyle uğraşırken gördükçe hem seviniyor, hem sinirleniyordum laf aramızda. Tek başına zor işlermiş bunlar. Neyse sonunda annemde iyileşme belirtileri ile ben de artık nefes almaya başladım. Şimdi annemi de bahçeye indiriyorum ve ben de keyif yapıyorum.














Keyif yapmaya da doğrusu şu bir kaçgün başladım. Bu hamağa uzanıp da kitap okumak 15 dk da olsa öyle dinlendiriyor ki beni. Durun daha bitmedi. Bir de bahçenin diğer sakinlerini göstereyim size.














Annemi öyle özlemişler ki ( şaka şaka özleyen sadece beyaz güzeli)
Annemi bahçeye çıkardığımda homurdanarak kalkıyorlar sedirin üstünden. Çarşafı kaldırıp annemin yatağını seriyorum sedire. Çok seviniyor annem şimdi ise elini tutup indiriyorum artık. Bu yaramazlar da etrafa kaçışıyorlar. Genelde pinekledikleri yer duvarın üstü.














Bizi bilmiyorlar ya dokundurtmuyorlar kendilerine. Ama babam kasaptan geliyorsa, daha bahçe kapısından girmeden sıraya diziliyor yumurcaklar.














Bu resmi çekeli anca bir kaç gün oldu. Ve sıranın başındaki beyaz güzeli ( ki hepsinin anneannesi ve evimizin gediklisi olur) Bir sürpriz yaptı bize. Fotoğrafı çektikten iki üç gün sonra üç bebenin başında bulmayalım mı onu. Hayır hayır bu bebeler değil 














İşte bu bebeler. Artık her kuşaktan pisipisisi var annemin.
Çocuk gibi beraber oturup seyrediyoruz onları. Yavruları dama çıkardık babalarından korumak için. Çatıda bir çıtırtı duyar duymaz annem beni dama yolluyor. Ben de koşa koşa çıkıyorum. Kendi yeğenlerim gibi seviyorum mübarekleri.














Baksanıza daha gözleri bile kapalı. Yazın ortasında annemin kısmetine geldiler gibi. 














Geniş bir zamanda size beyaz güzelini anlatmak isterim. öyle sevgi dolu bir kedi ki ve öyle de merhametli. Bu gelişimizde daha iyi anladım. Anneme de çok bağlı. Annemi ilk başlarda tekerlekli sandalye ile çıkarıyordum balkona. Annemi görür görmez koşa koşa gelip üstüne atlamaya çalıştı ilkin. Panikle devirdim kediyi. Zaten annem de fark etmemişti. Ama güzelimiz hiç gücenmediği gibi bir daha da üstüne atlamadı. Ama devamlı gelip ayağındaki terliği yaladı. Ve şu bir kaç gün bebelerin hatırına annem daha bir yaşama sevinciyle doldu diyebilirim.
Neyse bu günlük bu kadar. Bir müddet dikişten ayrıyım. Artık başka telden çalacak gibiyim yani. Bir de bulmam gereken altı isim var pisilerimiz için. Herkese iyi geceler.

12 yorum:

  1. Öncelikle çok çok geçmiş olsun.İlk yazdıklarınızın aynını 7 yıl önce babamda yaşamıştık.yoğun radyoterapi seansları sonucu bağışıklık sistemi tamamen çökmüş,kan değerleri dibe vurmuştu.Eş zamanlı kemoterapi de alıyordu ama malesef tedavi yarıda kalmıştı.Bir gün tuvalet ihtiyacı için destekli götürdüğümüz esnada dişti ve düşüş o düşüş.21 gün hastane uygulanan tedaviye cevap vermedi :( En sonunda doktor artık yapacak birşey yok hastanızı eve götürün dediler.Gözünü açmadan yatan babam eve geldikten sonra zamanla toparlamaya başladı..Felç olmuş gibiydi.Sağından soluna döneniyordu.Zamanla yatakta dönmeye,sonra oturabilmeye,sonrasında ayağa bile kalkmaya başladı..Kısacası kesinlikle moral çook çok önemli..Şimdilerde ne yazık ki aynı süreci bu kez annem için yaşıyoruz bizde :( Hatta çarşamba ilk radyoterapisini aldı :(..Tez zamanda sağlıklarına kavuşsunlar inşallah,Rabbim tüm hastalara şifa versin..Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz ve cesaret verici sözleriniz için çok teşekkür ederim. Üç senedir bizim de yaşadıklarımız duygularımızda körelmeye sebep oldu. Bu hastalıktan kardeşimi, amcamı, dayımı kaybettim. Allah annelerimize şifa versin inşallah. Kurtulabilen öyle çok vaka var ki ümidi içimizden hiç söndürmeyelim. Üç yılımın bir beş altı ayı hastanede geçti diyebilirim. Ümitsiz denip de eve gönderilen şimdi ise "ben kurtuldum" deyip hastalara moral vermeye gelen bir Vedat amcamız var. İnşallah annelerimiz de kurtulacak. Teşekkür ederim verdiğiniz destek için.

      Sil
  2. Çok çok geçmiş olsun arkadaşım. İnşallah çabuk zamanda toparlanır da ailecek rahat bir nefes alırsınız. Hastalık zor şey. Hastaya da zor, bakana da zor. Allah kolaylık versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. İnşallah sağlığına kavuşur annem ve diğer bütün hastalar. Sevgilerimle...

      Sil
  3. Büyük geçmiş olsun ve öyle güzel anlatmışsınız ki bahçeyi,kedileri ve yaşadıklarınızı...Ve iyiye doğru gidiş çok sevindirici,kolaylıklar ve şifa diliyorum ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için.

      Sil
  4. Çok geçmiş olsun! Bahçeniz, kedileriniz, evinizdeki huzur her şeyi yoluna koyar umarım en kısa sürede.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. İlginiz ne kadar güzel geldi. Kendi yoğunluğumdan yanıtım gecikti. Özür dilerim.

      Sil
  5. Çok geçmiş olsun, şifa diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Allah kimseyi darda koymasın.

      Sil
  6. Çok üzüldüm, çok geçmiş olsun. Allah en acil tarafından şifalar versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel dileklerin için teşekkür ederim. Sevgilerimle.

      Sil

Ne düşündüğünüz önemli