30 Aralık 2014 Salı

Başlıksız

Ekim ayının başından beri annemin sağlık problemleri ile uğraşıyorum. Bunca zaman hem iş yeri, hem hastanedeki koşuşturmalar, biraz da olanları kabul edebilme süreci ile elim kolum hiç bir şey için kalkmadı.

Halbuki çivi çiviyi söker cümlesine inanırım. Eskisi kadar kolay olmayacak ama, her zaman dikiş olmasa da başka uğraşıları da hayatıma sokmaya çalışmalıyım.

2015 de tekrar bir atılım yapmak için kumaş dolabımı kurcalıyorum. Sadece ses veriyorum bugün. 
İki haftadır bir manto projesini hayata geçirme kaygısındayım.





















Asıl kumaşım zümrüt yeşili. Fakat yetmeyebilir diye bir de elimdeki bu ( asıl rengi bordo olup kırmızı gibi çıkan) parçayla kombin yapacağım. Ben mantonun ön parçasını bordo, diğer beden ve kollarını yeşil düşünüyorum. Ancak bazı yakın çevremdekiler kollarını kırmızı bedenini yeşil yap diyor karar veremedim. Sizce nasıl keseyim?

Herkese 2015 in mutluluk ve sağlık getirmesini dilerim.

7 Aralık 2014 Pazar

Sadeleşme çalışması 1. Adım

Merhabalar. Bu günlerimi güzel geçirmiyorum. Annemin hastalığı yeniden nüksedince benim de denge sistemimde sallantılar başladı.
Artık yapmak istediğim şeyleri bile aklımda planlayamıyorum. Düşünceleri bir kenara koy, bir aydır evimi düzenlerken bile eskisinden daha fazla çaba ve zaman harcamaya başladım. Aradığımı bulamaz oldum. Hayır dağınıklıktan değil. Aradığım şeyi aklımda da uzun süre tutamıyorum. Bütün çekmeceyi indirip, "ben ne arıyodum yaavv" moduna o kadar sık düşmeye başladım ki. Normalde ayın birinde modellerimi ve bunun için ayırdığım kumaşları üst üste koyup sırayla dikme eylemine geçerken, şimdi modelleri de, eğer dergiyi de çıkarıp, modeli işaretlemediysem karıştırmaya başladım. Hatta geçen hafta ev temizliğim için kullanacağım deterjanı bile deterjan dolabında bulamadım. Şimdi eskisinden daha çok zamana ve pratikliğe ihtiyacım varken, ben daha çok zaman kaybedip, uğraşlarımı daha çok çabayla sonuçlandırmaya başladım. Hafta içi kafamı değiştirmek için alışverişe çıkıp da içimde mutluluk yerine sıkıntının büyüdüğünü fark edince bir kafeye girip neskafe sipariş ettim. Sonunda bana yetişen ruhumu da karşıma alıp bir sohbete başladım.

İşe gırgırından yaklaşıyorum, ama halim içler acısı. Hayatımı dolu dolu yaşamaya, çekmecemi zevk aldığım şeylerle doldurmaya çalışırken, bir baktım, sevdiğim şeyler bunca şeyin arasında öyle az ki. Geri kalan kuru kalabalık. Ve bu kalabalık bedenimin dışında zihnimi de öyle yormaya başlamış ki, sorgulama, kıyaslama, ayrıştırma yetilerimi bile yer darlığından kullanamaz olmuşum. Üstüne de istemediğim halde hayatıma yerleştirmek zorunda olduğum yeni çabalar binince, resmen hard diskim çökme noktasına geldi. Belki dikişi bir süreliğine askıya almam gerekebilir. Yeterince boşluk oluşturana kadar, bu çekmecede dönüp durmam lazım. 

Neyse kafeteryanın bahçesinde otururken, yüzüme çarpan rüzgarın bana fısıldadığı gibi. Bu kalabalığı hafifletmek için sadeleşme kararı aldım. İnternete girip bu işin püf noktaları ile ilgili kısa bir araştırma yaptım. Uzun uzadıya, sanal alemde kaybolabileceğim kadar çok vaktim yok. Hemen bir kaç tiyoyu buraya not edip, ilk adımda başlamak lazım.

Evlerimizde kıyıp da kullanmadığımız, hatıra diye sakladığımız, belki bir gün lazım olur diye oraya buraya tıkıştırdığımız... o kadar çok eşya varmış ki, bu eşyalar bizim hayat enerjimizi emiyormuş. Bana mantıklı geldi. Hala da sıkıldıkça alış veriş eğilimine girmemiz, alış verişle yeni şeyler aldıkça sıkıntımızın artması, sıkıldıkça tekrar mağazaların sokağına dalmamız, yaşantımızı bir kaosa çevirdiğimizin en büyük göstergesi. Bu zinciri kırmadan, özgürleşme hayallerimiz, hakikaten hayalden öte geçmiyor. Benim de ilk adımım alışverişten vazgeçmek oldu. Şimdilik bir ay boyunca evime yiyecekten başka bir şey almamaya karar verdim. Ama işi bu noktada bırakmak, sadece "mal girişini" durdursa da, yaşam ortamımı ferahlatmıyor. Ben de insanın içiyle dışının birbirine sıkı sıkı bağlı olduğunu düşünenlerdenim. Dışımı huzura kavuşturursam, bunun ruhuma da yansıyacağını düşünüyorum.

Neyse ilk adımımı bir ay süreyle uygulayıp ikinci adıma el atıyorum. Evimde ve kişisel eşyalarımda fazlalıkları atmak. 

Ben de ileride bir çöp ev sahibesi olmaya namzetim. Evimin odalarını gezdikçe bunu net olarak görebiliyorum. Ama hadi bismillah deyip elime geçen ilk eşyadan başlamakta da çok çekingenim. Onun için bu bölümü biraz ahesteden gerçekleştireceğim. Nasıl mı. İşte benim planım. eşyanın materyaline göre davranayım mesela dedim. Önce camdan yapılmış herşeyi elden geçirip, atmaya karar verdiklerimi önce kullanmadığım, sonra eskidiği için kullanamadığım şeyler olarak atmaya başlıyorum. Sonra metal ürünler, sonra tahta ürünler, sonra kumaş, bez gibi ürünler olarak yapmayı düşünüyorum.

Gerçi farklı bir usul olarak da evi oda oda elden geçirip, her odayı bir hafta sonunda sadeleştirmeye de çalışabilirim. 

Ama güzel bir fikire de denk geldim bu çalışmada. Hergün evden, kullanmadığım bir objeyi atıp yıl sonunda en az 365 üründen vazgeçmeyi sağlayabilirim kendime.Bu sabaha kadar nasıl yapacağım diye düşünürken şimdi hangi usulle yapacağım noktasına düştüm. Şimdi de zihnimde bir bilgi kalabalığı mı oluştu ne. Neyse anlaşılan sizi de bilgilendirebilecek kadar bu olayı özümseyememişim. En iyisi siz sade hayat grubunun sayfasını inceleyin. Çünkü ben de sabahtan beri o sayfasından bu sayfasına dönüp başka nasıl tiyolar kaparım.Hayatımı zevk alarak, bir şeyleri kendime daha fazla nasıl yük etmeden daha rahat yaşayabilirim diye bu sitede dolaşıp duruyorum.

Tüketici olmaktan sıkıldım. Mülküme aldığım binlece eşyanın yükünü çekerken, hâlâ ihtiyaçlarımı gerektiği gibi karşılayamadığımdan yeni şeylere ihtiyaç duymanın ruhumda yarattığı kaosla baş edemez oldum. Bu günden itibaren, ayaklarımın bastığı yere çöküp, sırtımdan çantamı indirmeye, belimi büken maddi yüklerimi omzumdan indirip, bu ferahlamanın zihnime de yansımasını umut etmeye karar verdim.

Eminim ara ara siz de hayata karşı bu bıkkınlığı gösterip, yüklerinizi omzunuzdan atmışsınızdır. Fikirlerinize ve tecrübelerinize çok ihtiyaç duyuyorum. Benimle paylaşırsanız çok sevinirim...