21 Ağustos 2014 Perşembe

Gezimin devamı

Bu akşam da sizinle gezimizin devamını paylaşmak istiyorum.













Bu gazete küpürlerinin hangi amaca hizmet ettiğini anlamadım. Ama Adapazarı'nda caddenin ortasında çok güzel bir görüntü oluşturuyordu.













Bu kare de Sünnet Gölünden. İnsana dinginlik veren bir görüntüsü var. Suyu hafif yeşile çalıyor. Sessiz, ağır ağır elişini ören bir nine gibi. Hani başında sakız gibi beyaz namaz örtüsü, gözlerinde burnunun ucuna kadar inen gözlüğü olur ya.













Yaklaşık ikibin yıl önce meydana gelen bir heyelan sonucu, bir gecede oluşan bir göl. Gölde yapılan incelemelerle, bu yıllar boyunca, bu çevrede oluşan  iklim değişiklikleri saptanabiliyormuş. Tıpkı yaşlı ninelerin geçmişten haber vermeleri gibi değil mi?  ( Hayal gücüm de çok geniştir:))))) )














Şaka bir yana,insan karşısına geçip saatlerce seyretmek istiyor. Eskiden büyükler suya çok baktırmazlardı. Hatta bir gün deney yapıyorum diye gözlerimi bir bardak suya dikmiştim ki, rahmetli anneannem bardağı önümden aldığı gibi suyunu bahçeye savuruverdiydi. Hah işte bu gölün bana kimi hatırlattığını buldum:))













Bu kare de, gölün hemen yanındaki Doğal Yaşam Otelinin ön cephesinden. Güzel değil mi?













Burası da Göynük'te bir konak. Nerdeyse her açıdan çekmişim. Çok bakımlı, bahçesi güzel...













Göynükte çoğunlukla ev pozları çekmişim. Biraz evcimenliğim vardır. Ama hepsi Safranbolu, Beypazarı evleri gibi. Bir de restore edilip yenilenmişler ya, gözlerimi alamadım onlardan. Bir poz da Akşemsettin hazretlerinin türbesinden.
İlginç gelen bir poz daha koyacağım şimdi.
Yolun ortasında bir ağaç. Gelenler sağından, gidenler solundan yol alıyor. Eminim ki her geçen de bizim gibi bir selam vermiştir. 

Sonraki durağımız Çubuk Gölü. Kartpostal gibi değil mi? Manzara o kadar güzel ki, benim gibi bir acemi bile çok keyifli fotoğraflar çekebiliyor. Şimdi sessizce manzarayı seyredelim:))
































Şimdi de Mudurnu'dan manzaralar. Burada çok şanslıydık. Mudurnu'lu Antik Dekor adlı mağazanın sahibesinin yönlendirmesi ile eski saat kulesinin yanına tırmandık. Oldukça dik bir yokuş. Ama sanki zamana hükmeder gibi, saatin yanından eski zamanlara gittik gibi.Evleri çatılarından ayırdetmeği öğrendik. Eğer çatısı haç formundaysa eskiden ermenilerin, beşik örtüsü formundaysa müslümanların imiş. Şimdi bu bilgi ışığında kuşbakışı Mudurnu'ya bakalım.




























Hemen saat kulesinin yanında Doruk Dedenin türbesinde edilen duaların da kabul olduğunu öğrendik ya
Bizi Mudurnu, dolaylı olarak da ipek yolu, Osmanlıdaki şehircilik... gibi konularda içten bir heyecan ve bilgi birikimiyle doyuran, sohbet arasında ismen tanışmasak da ruhen aynı mecralarda dolaştığımız arkadaşımla tanıştırayım.
Yolunuz Mudurnu'ya düşerse, mutlaka "Antik Dekor" mağazasına uğrayın. Herbiri en az 150 yıllık antikaları seyretmek bile öyle keyif verici ki. Tatlı yerine de sahibesinin sohbetini dinleyin. Tavsiye ettiği yerleri gezdiğinizde sizin için daha doyurucu bir gezi olacağını söyleyebilirim. Umarım sıkmamışımdır. Hâlâ her dakikasını zevkle andığım bu geziyi sizlerle paylaşmama izin verdiğiniz için de çok teşekkür ederim. 
Sevgilerimle...


2 yorum:

  1. Bayıldım, hem kareler hem de yazım tarzınıza. Kesinlikle katılıyorum göl o kadar dinlendirici ki.. orada olmak vardı.. Suya bakmak iyi gelir bana, eski insanların değişik düşünceleri olabiliyor evet. Mudurnu gezisi de süpermiş, gitmek gerek;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayfama hoşgeldiniz. Tatil dönüşü mutluluk verdi bana. Beğenmenizden onur duydum. Teşekkürler.

      Sil

Ne düşündüğünüz önemli